20 Şubat 2013

GÖNDERİLMEYEN MEKTUP



11/10/2011      

 Beni ağlatabilen tek kadın,




Acemiydim. Birçok kişiyle sevgili olsam da ilk defa birini seviyordum. Ve kime sevmeyi öğrettiysem ilk benim canımı yaktı. Korku doluydu kalbim, gözlerim, ellerim titriyordu senin yanında, seni düşünmek karnıma ağrıların girmesine sebep oluyordu. Çocuktum senin yanında, sen gibi. Büyüktüm senin yanında, sen gibi. Adamdım senin yanında, sen gibi. Adam değildim sen yokken, sen gibi. Aslında ben hiç adam olamadım. Sen adamdın, benim yanımda. Ama adamlığını kaybetmişsin benim yokluğumda. Sen öyle bir aşksın, sevgisin ki bu gönderemeyeceğim mektubu yazarken bile karnıma ağrılar sokabiliyorsun. Sen öyle bir büyüsün ki seni unutacağımı hissedip rüyalarıma girip kendini hatırlatıyorsun bana. (Keşke sadece rüyalarımda hatırlatıyor olsan kendini. Kahvaltı alışkanlığım bile yoktu, senin sayende olmuştu. Alkolü azalttım, kısmen de olsa sokaklardan uzaklaştım ve kumarı unutturmuştun bana. Tütün ise hep hayatımdaydı, hiç çıkmadı. Çıkaramadın. Senden başka kimselere yemek yapmadım, arkasından sarılıp boynundan öpmedim. Yapamadım, öpemedim! Senden sonra eski hayatıma geri döndüm. Senin alıştırdığın en ufak şeyi yapamaz oldum. -Bana seni hatırlatıyor olmalarından.- Tek bir şey dışında; bana hep kızardın uyandıktan sonra yatağımı toparlamadığım için. Sen toparlardın her defasında. Senden sonra her uyandığımda yatağımı topluyorum, senin sayende. Çünkü yatağımda hala kokun saklı. Sen gittikten sonra hiçbir kadınla uyuyamaz oldum. -Onlarla seviştikten sonra ayrı yataklarda yatabildim. Çünkü hiçbiri senin gibi deli yatamıyor.- )  Aptaldım. Beni sevdiğine hiç inanmadım bu yüzden sana hiç güvenmiyordum. Sana, o son tokatı atana kadar. O gün gördüm beni ne kadar sevdiğini, sana gözüm kapalı güvendiğimi. -O tokattan sonra hiç unutmadım, unutamadım: “Sadece düşüncemde iyi ki! Dilimde keşkesin! Unutma bunu.” dediğini.- Korktum: Beni sevmenden. Mutlu olmaktan! Panik içindeydim: mutsuzluğum elimden alınacak diye. Hayatım boyunca hep mutsuz yaşadım. Mutsuzluğa o kadar alışmıştım ki mutsuzluk Tanrısı olsaydı eğer bu ben olurdum. Ve sonra sen girdin hayatıma, Tanrılığımı elimden almak için. Sen ve mutsuzluğum arasında bir savaş başladı. Kalbim seni, beynim ise mutsuzluğumu temsil ediyordu. -Seninle ilgili kararları kalbimle vermemin sebebi bundandı.- Seni nasıl seveceğimi bilemedim. Ve kaçtım bende. Ama sigaramın son nefesinde sakladım seni...



Yatağıma o kadar çok yakıştın ki;

Seni öperek bile uyandırmaya kıyamıyorum.

Şeytan kulaklarıma fısıldıyor;

“Onu, aşkla uyandır,

Şehvetli bir sevişmenin ardından ayrıl.” diye.

Şeytana uymalıyım!

Seni aşkla uyandırıp,

Şehvetli bir sevişmenin ardından ayrılmalıyım,

Mutsuzluğuma devam etmek için.
 



Doğu Fidan   
Beyoğlu/İstanbul
2011