04 Aralık 2013

Yalnızlığımızla sevişmeliyiz, Yağmurlu bu gecede



“Seni tanıyorum.” Dedi. Kahverengi gözlü, sarı saçlı, güzel bacaklı kız. 

“Hayır tanımıyorsun.”

“Sen, geçen yıl kelebekler vadisinde kamp yapmadın mı?”

“Hatırlamıyorum.”

“Kusura bakmayın, sanırım birine benzettim.”

“Bir daha olmasın!”


Aslında sarışın kız haklıydı. O bendim. Keşke adımı söyleseydi... 

Arkamı döndüm, kızın nerede olduğunu görebilmek için; yaklaşık on veya on beş adım mesafe uzaktan takip ediyordu.  Emindi. O kişi olduğuma ve bunu kanıtlamak için beni takip etmeye başlamıştı. Bu durum hoşuma gitmişti. Biraz sapıkça gözükse de sizlere benim açımdan romantik bir hareketti.

Atlatmayı istemedim. Normal adımlarla kaldığım pansiyona doğru yürümeye devam ettim. Pansiyona girdim. Merdivenleri çıkmaya başladığım sırada; kırmızı topuklu ayakkabılarının sesi kulaklarımı inletirken hala arkamda olduğunu anladım. Odanın kapısını açtım, içeriye girmeden kafamı sağ tarafa çevirdim. Koridorun ucunda odaya girmemi bekliyordu. Yanına gittim ve;

“Sessizce içmek istersen gelebilirsin.” Dedim.

Hiçbir şey söylemediği gibi gözlerini kırpmadan merdivenlerden aşağıya indi. “Teklifim onu kızdırmış mıydı?” Yoksa “Hoşuna mı gitmişti?” Anlayamadım. Kafamı karıştırdı. Karışık bir şekilde içeriye girdim ve içmeye başladım. “Kimdi bu kız?” “Adı neydi?” Aklımda sarışın kızın tavrı ve kim olduğuna dair sorular vardı. Hatırlamıyor, hatırlayamıyordum. Kafamı toparlamak için masaya geçtim. Biraz ot sardım kendime, otuz saniye sonra dumanı içimde hissedebiliyordum.  Beynimden aşağıya doğru dolaşmaya başladı. Rahatlamıştım. O kadar rahattım ki uçuyordum adeta. Bir yandan içkimi yudumluyor bir yandan da güzel otumun dumanlarını içime çekiyordum. Hiçbir duygu hissetmiyordum…

Kelimeler aklımda sevişmeye başladı.  Not defterimi çıkardım ve bir şeyler yazmaya başladım. Bir saat sonra yazamadığımı fark ettim. Lanet olsun! Yine kafama girmeyi başardı. Aniden masadan kalktım, pantolonumu giydim. Kızla karşılaştığım büfenin civarında onu görebilmeyi umut ediyordum. Sonra aklıma diğer seçenek geldi; oda da onu beklemek. Beni görmek isteseydi kapımı çalardı. Bu saate kadar gelmediyse zaten görmek istemediğini düşündüm. Camı açtım. Yağmurun sesini dinledim. İçkimden sağlam bir yudum aldım ve sigara yaktım, yalnızlığa…

Onun, bu kafa karıştırıcı durumu; Tanrının verdiği yalnızlığı bir kez daha hissetmemi sağladı. Teşekkür ederim sarışın kızım! Hayır, içkim var o kadar da yalnız değilim. İçkisi olmayanlar düşünsün yalnızlığı! 







 Doğu Fidan   
Ören/Balıkesir
2013