“Seni tanıyorum.” Dedi. Kahverengi
gözlü, sarı saçlı, güzel bacaklı kız.
“Hayır tanımıyorsun.”
“Sen, geçen yıl kelebekler
vadisinde kamp yapmadın mı?”
“Hatırlamıyorum.”
“Kusura bakmayın, sanırım
birine benzettim.”
“Bir daha olmasın!”
Aslında sarışın kız haklıydı. O
bendim. Keşke adımı söyleseydi...
Arkamı döndüm, kızın nerede
olduğunu görebilmek için; yaklaşık on veya on beş adım mesafe uzaktan takip
ediyordu. Emindi. O kişi olduğuma ve
bunu kanıtlamak için beni takip etmeye başlamıştı. Bu durum hoşuma gitmişti. Biraz
sapıkça gözükse de sizlere benim açımdan romantik bir hareketti.
Atlatmayı istemedim. Normal adımlarla
kaldığım pansiyona doğru yürümeye devam ettim. Pansiyona girdim. Merdivenleri çıkmaya
başladığım sırada; kırmızı topuklu
ayakkabılarının sesi kulaklarımı inletirken hala arkamda olduğunu anladım. Odanın
kapısını açtım, içeriye girmeden kafamı sağ tarafa çevirdim. Koridorun ucunda
odaya girmemi bekliyordu. Yanına gittim ve;
“Sessizce içmek istersen
gelebilirsin.” Dedim.
Hiçbir şey söylemediği gibi
gözlerini kırpmadan merdivenlerden aşağıya indi. “Teklifim onu kızdırmış mıydı?”
Yoksa “Hoşuna mı gitmişti?” Anlayamadım. Kafamı karıştırdı. Karışık bir şekilde
içeriye girdim ve içmeye başladım. “Kimdi bu kız?” “Adı neydi?” Aklımda sarışın
kızın tavrı ve kim olduğuna dair sorular vardı. Hatırlamıyor, hatırlayamıyordum.
Kafamı toparlamak için masaya geçtim. Biraz ot sardım kendime, otuz saniye
sonra dumanı içimde hissedebiliyordum. Beynimden
aşağıya doğru dolaşmaya başladı. Rahatlamıştım. O kadar rahattım ki uçuyordum adeta. Bir yandan içkimi yudumluyor bir
yandan da güzel otumun dumanlarını içime çekiyordum. Hiçbir duygu hissetmiyordum…
Kelimeler aklımda sevişmeye
başladı. Not defterimi çıkardım ve bir
şeyler yazmaya başladım. Bir saat sonra yazamadığımı fark ettim. Lanet olsun! Yine
kafama girmeyi başardı. Aniden masadan kalktım, pantolonumu giydim. Kızla karşılaştığım
büfenin civarında onu görebilmeyi umut ediyordum. Sonra aklıma diğer
seçenek geldi; oda da onu beklemek. Beni görmek isteseydi kapımı çalardı. Bu saate
kadar gelmediyse zaten görmek istemediğini düşündüm. Camı açtım. Yağmurun sesini dinledim. İçkimden sağlam
bir yudum aldım ve sigara yaktım, yalnızlığa…
Onun, bu kafa karıştırıcı
durumu; Tanrının verdiği yalnızlığı bir kez daha hissetmemi sağladı. Teşekkür ederim sarışın
kızım! Hayır, içkim var o kadar da yalnız değilim. İçkisi olmayanlar düşünsün
yalnızlığı!
Doğu Fidan
Ören/Balıkesir
2013
2013