28 Ağustos 2016

Sessiz Veda



      Yıllar sonra karşınıza biri çıkıyor ve onunla hayaller kurmaya başlıyorsunuz. Uzun bir süre önce bıraktığınız ne varsa onunlayken güzel gelmeye başlıyor. Onunla birlikteyken yalnızlığınıza ihanet ediyorsunuz ve yalnızlığınız; “içten içe bana geri döneceksin bunu biliyorsun.” diye sesleniyor ve siz ona aldırmadan onun kokusunu içinize hapsediyorsunuz. Mutluluğun zirvesindeyken birden bire ayağınız takılıyor ve o zirveden hızlıca aşağıya düşmeye başlıyorsunuz. Aylarca bin bir türlü zorlukları aşarak tırmandığınız zirveye saniyeler içinde veda ediyorsunuz. Dibe vardığınızda bir bakmışsınız ki onu kaybetmişsiniz. Ona sarılmayı, onu öpmeyi ve kokusunu... 
   Her zaman kaybeden taraf siz oluyorsunuz. Gidenler hiçbir zaman kaybetmez. Kalanlar hayatta hep kaybeden taraf olur. Çünkü gitmek en çok gidene değil kalana koyar. Ve siz sadece ona bu kısacık hayatta yaşattığı tüm duygular için teşekkür edersiniz sonra geceleri sessiz çığlıklar atmaya başlarsınız. Ama söz verirsiniz kendinize bu defa en hızlı şekilde toparlanacağınıza!



“Boktan bir adamın hayatına gireceğiniz zaman bir kez daha düşünün,

o boktan hayatını iyice bok etmeyin!”



20 Mart 2016

Yağmur'un Deniz'e Yazdığı İlk Ve Son Mektup

Deniz,

Seninle konuşurken hep zorlandım biliyorsun, söylemem gereken şeyleri hiç söyleyemedim. Bu yüzden yazıyorum çünkü muhtemelen karşına geçip gözlerine baktığımda söylemem gereken her şeyi unutacağım.
İstemiyorum artık varlığını! Yanımda olmadığın zamanlarda, yanımda olduğun zamanları, söylediklerini, gözlerini düşünüp düşünüp ağlamaktan, geceleri seni düşünerek uyumaktan, sabahları senin adını duyarak uyanmaktan, olmadık zamanlarda gözlerimin dolmasından, dinlediğim her şarkıda ve okuduğum her şiirde seni bulmaktan yoruldum.
Yapamıyorum. Tüm bunlar çok ağır geliyor artık bana. Varlığın beni rahatsız ediyor artık. Seni unutmak istiyorum ama her defasında seni unutursam kendime, kalbime tüm varlığıma ihanet etmiş olacakmışım gibi hissediyorum. Daha önce hiç bu kadar saçmalamamıştım. Ne yaşarsam yaşayayım, ne kadar üzülürsem üzüleyim her zaman güçlü olmaya çalıştım. Ama olmuyor işte bu sefer. Ben artık gülemiyorum…
Çok uzaksın her zaman uzaktın. Hiç kalbine dokunamadım hiç anlayamadım seni. Hiçbir zaman gözlerinde kendimi göremedim. Buna rağmen çok sevdim gözlerini!
Ben sende kaybolmaya hazırken sen çok başka yerlerde zaten kayıpmışsın. Hep farkındaydım aslında ama yapamadım gidemedim. Hep kendime yalanlar söyledim, o farklı dedim. Söylediklerine, yanındayken hissettiğim mutluluğa inanmaya çalıştım. Amacın neydi bilmiyorum hala ama sende rolünü çok güzel oynadın.
Evet, belki de benim için çok kolay olmayacak olabilir seni unutmak, yokluğuna alışmak ama neyse ki artık bir şeyden eminim; sen o değilsin. Hayatımın sonuna kadar yanında olmaktan sıkılmayacağım, varlığıyla bana huzur, güven verecek, sarıldığında bana tüm acılarımı hatta tüm dünyayı unutturacak, beni her şeyden koruyacak, her şeyden, kendinden bile çok sevecek adam sen değilsin…
Ben artık böyle yarım yamalak sevgilerden, karşısındakinin acısını göremeyecek kadar korkak kalpli insanlardan bıktım.
Herkesin yok deyip zor deyip kenara attığı aşkı yaşamak istiyorum ben, çok sevmek ve beni çok sevecek kadar cesur biri tarafından sevilmek istiyorum. Her şeyin en derinden en yoğun halini yaşamak istiyorum. Sen ise ne hatırlayacak kadar sevdin beni ne de unutacak kadar nefret ettin.
Adını öğrendiğimden beri öyle korkutuyor ki yokluğun beni, gitme bırakma beni diye o kadar çok yalvardım ki hala varlığından tam emin olamadığım tanrıya. Ama sen zamanla bütün hayallerimi, umutlarımı, güvenimi, inancımı aldın benden, her şeyimi aldın! İstedim ki sende sev sende düşün sende özle…
Kızmıyorum sana suçlamıyorum seni. Olmayınca olmuyor.
Vazgeçtim bende senden. Sende nasıl hiç biz olamadıysa, bende de sen yoksun artık!
Hiçbir şey için üzme kendini. Hep mutlu ol. Senin için senden daha önemli olacak bir insan çıksın karşına. Sigarayı ve alkolü bıraktırsın. Kahvaltıya alıştırsın seni…
Bir gün bir yerlerde karşılaşırsak eğer gülümsemeyi ihmal etme en çok onu özleyeceğim sende.
Beni unutma demeyeceğim çünkü unutacaksın biliyorum. Söyleyecek başka bir şeyim yok.
    Hoşça kal…
Y. U.

Baykuşum hala sendeyse onu denize falan at. Benim için gerçekten çok önemliydi sende durmasının bir anlamı yok ayrıca bana benzer istenmediği yerde durmak gururuna ağır gelir…


                                 

07 Şubat 2016

SAÇLARI CEHENNEM ATEŞİ KADAR KIRMIZIYDI!



Günahkâr Pislik!



Hayatımı tek alt üst etmeyen adam, sensin bunun sebebi aslında hayatıma hiç girmemiş olmandı. Seni ilk gördüğüm yeri hatırlıyor musun? Şu an düşünüyorsun biliyorum. Kes şu düşünmeyi de yazdıklarımı okumaya devam et! Beni hatırlayamazsın çünkü ben senin radarlarına hiç girmedim. Kızıl olmama rağmen. 

Benimle birkaç bira dahi içtin oysa ki. Hem de onlarca kez. Bazen sarışındım bazen ise esmer! On on üç kere düz, altı kere kıvırcık ve dokuz kere kısa saçlıydım.  Bu arada teşekkür ederim senin sayende onlarca peruğum oldu. Birkaç tüyo daha vermeye devam edeyim. Senden iki veya üç santimetre daha uzun biriyim. Vücut hatlarım gayet düzgün özellikle bacaklarım. Burnum ufak ve biraz da kalkık! (Hatırla en beğendiğin yerim burnumdu.) Seninle onlarca kez bira içtiğimde farklı çeşitlerde ama cırtlak renklerde topuklu ayakkabılar giydim. Buna dikkat ettiysen belki hatırlarsın…

Boşuna yorma aslında o fevkalade beynini.  Beynin nasıl olsa beni sana hatırlatamayacak! Ama benim beynimde ve o delik kalbimde hep sen olacaksın: Biraz ayyaş, biraz kumarbaz, biraz günahkâr, fazla aşağılık ondan daha fazla sokak çocuğu ve sevgiye muhtaç; yaşadığı hayat pislik ama mükemmel bir yazar olarak.

Belki bir gün kızıl saçlarımı savura savura masana otururum. Ve belki de sen bana “Hoş geldin kızılım, bende seni bekliyordum!” dersin. Şimdilik hoşça-kal!





Kızıl Saçlı Kutsal Kızın!
Galata, İstanbul
2012