Günahkâr
Pislik!
Hayatımı
tek alt üst etmeyen adam, sensin bunun sebebi aslında hayatıma hiç girmemiş olmandı. Seni
ilk gördüğüm yeri hatırlıyor musun? Şu an düşünüyorsun biliyorum. Kes şu
düşünmeyi de yazdıklarımı okumaya devam et! Beni hatırlayamazsın çünkü ben
senin radarlarına hiç girmedim. Kızıl olmama rağmen.
Benimle
birkaç bira dahi içtin oysa ki. Hem de onlarca kez. Bazen sarışındım bazen ise
esmer! On on üç kere düz, altı kere kıvırcık ve dokuz kere kısa saçlıydım.
Bu arada teşekkür ederim senin sayende onlarca peruğum oldu. Birkaç tüyo daha vermeye devam edeyim. Senden iki
veya üç santimetre daha uzun biriyim. Vücut hatlarım gayet düzgün özellikle bacaklarım.
Burnum ufak ve biraz da kalkık! (Hatırla en beğendiğin yerim burnumdu.) Seninle
onlarca kez bira içtiğimde farklı çeşitlerde ama cırtlak renklerde topuklu
ayakkabılar giydim. Buna dikkat ettiysen belki hatırlarsın…
Boşuna
yorma aslında o fevkalade beynini.
Beynin nasıl olsa beni sana hatırlatamayacak! Ama benim beynimde ve o delik
kalbimde hep sen olacaksın: Biraz ayyaş, biraz kumarbaz, biraz günahkâr, fazla
aşağılık ondan daha fazla sokak çocuğu ve sevgiye muhtaç; yaşadığı hayat pislik
ama mükemmel bir yazar olarak.
Belki
bir gün kızıl saçlarımı savura savura masana otururum. Ve belki de sen bana
“Hoş geldin kızılım, bende seni bekliyordum!” dersin. Şimdilik hoşça-kal!
Kızıl Saçlı Kutsal Kızın!
Galata, İstanbul
2012