07 Şubat 2016

SAÇLARI CEHENNEM ATEŞİ KADAR KIRMIZIYDI!



Günahkâr Pislik!



Hayatımı tek alt üst etmeyen adam, sensin bunun sebebi aslında hayatıma hiç girmemiş olmandı. Seni ilk gördüğüm yeri hatırlıyor musun? Şu an düşünüyorsun biliyorum. Kes şu düşünmeyi de yazdıklarımı okumaya devam et! Beni hatırlayamazsın çünkü ben senin radarlarına hiç girmedim. Kızıl olmama rağmen. 

Benimle birkaç bira dahi içtin oysa ki. Hem de onlarca kez. Bazen sarışındım bazen ise esmer! On on üç kere düz, altı kere kıvırcık ve dokuz kere kısa saçlıydım.  Bu arada teşekkür ederim senin sayende onlarca peruğum oldu. Birkaç tüyo daha vermeye devam edeyim. Senden iki veya üç santimetre daha uzun biriyim. Vücut hatlarım gayet düzgün özellikle bacaklarım. Burnum ufak ve biraz da kalkık! (Hatırla en beğendiğin yerim burnumdu.) Seninle onlarca kez bira içtiğimde farklı çeşitlerde ama cırtlak renklerde topuklu ayakkabılar giydim. Buna dikkat ettiysen belki hatırlarsın…

Boşuna yorma aslında o fevkalade beynini.  Beynin nasıl olsa beni sana hatırlatamayacak! Ama benim beynimde ve o delik kalbimde hep sen olacaksın: Biraz ayyaş, biraz kumarbaz, biraz günahkâr, fazla aşağılık ondan daha fazla sokak çocuğu ve sevgiye muhtaç; yaşadığı hayat pislik ama mükemmel bir yazar olarak.

Belki bir gün kızıl saçlarımı savura savura masana otururum. Ve belki de sen bana “Hoş geldin kızılım, bende seni bekliyordum!” dersin. Şimdilik hoşça-kal!





Kızıl Saçlı Kutsal Kızın!
Galata, İstanbul
2012