26 Haziran 2013

Ve Ben Yine İstediğimi Alamadım



“Ne alırdınız?”

“Onu. Çünkü özledim. Öyle bir gelsin ki bana herkes şaşırsın; işte büyük aşk bu desin. Verdiğimiz sözleri tutalım. Hiçbir kadın da bulamadığım kokusuna hapsetsin tekrar beni. En güzel yerinden tekrar öpebileyim. Bu kez, uzun kirpiklerinden yere damlayan gözyaşları, mutluluk için aksın. Çektiğim otun son nefesinde onu bırakmaktan yoruldum. O, öyle bir acı ki beynimdeki esrar bile söküp atamıyor. Hayat benden ne çaldıysa iki katını çaldım. Ama nafile onun değerinde hiçbir şey bulamadım, çalamadım. Benim için onu çalmanı, bana geri getirmeni istiyorum. Beynim –yalnızlığım- ne kadar da istemesede onu, kalbim yokluğuna ne kadar alışsa da, tenim dayanamıyor bu hasrete. Her gece Ay’ın yanındaki en parlak yıldıza bakıp ondan haber almak istemiyorum. Uyandığımda yanımda olmasını, peynirli yumurta pişirmek, şarap içmek, kek yapmak, ona sarılmak istiyorum...”  Diyordum içimden.

“Kahve istiyorum, içinde biraz sessizlik, biraz yalnızlık ve biraz da deniz istiyorum.”
Garsonun bakışlarından deli olduğumu düşündüğüne emindim. 

“Peki, hemen getiriyorum.” Dediği sıradaki bakışları; Doktorlar bunun gibi akıl hastalarını lanet olası tımarhaneden neden çıkartırlar ki? Derecesindeydi.

Ani bir hamleyle masadan kalktım koşmaya başladım. Filmlerdeki gibi saatlerce koşmak istiyordum. Koşmam sadece üç veya dört dakika sürdü;

“Dur! Çapulcu yoksa ateş ederim!”

“Durmam! Ateş et hadi…” derken ayağımı burkup yüzükoyun yere yapıştım. Ellerimi rahat bir şekilde kelepçelediler...






Doğu Fidan
istanbul 
2013