Kafamın içinden merhaba,
Delisin!
İnsanların ihtiyaç duyduğu delilerden! Belki de bir zamanlar delice sevmiş biri.
Sakın yalnızlığa alışma. Sevmeye devam et. Yalnızlık, sevmekten daha kötü!
Yalnızlık bir hastalık! O hastalığa alıştın mı bir kere kurtuluşu yok. Tüm
vücudunu sarar, AIDS kadar etkilidir. İçten içe bitirir insanı. Yalnızlıktan
şikâyet etsen de hayatın boyunca asla vazgeçemeyecek kadar bir ruh hastası
olursun.
Büyümenin matemiyle…
Gönlünden gidenlerle başladın, sevgiyle kucaklaştıklarınla
sonra elveda deyişin garipti. Tüm elvedalar gibi, gitmemelerini istedin ama
aynı sahne bildiğin, baktılar ıslak gözleriyle! Sonra minnet edercesine yok
olup dağıldılar gecenin ortasında. Neydi seni bu yalnızlık uçurumuna
sürükleyen? Fazla mı iyiydin? Fazla mı sadakat doluydu ellerin? Yoksa asla
tanımı yapılamayacak kadar aciz miydi sevgin? Diğer insanlardan değil miydin?
Baştan aşağı zenginlik kokan bir şaşaayla görünmedikten sonra mı kesildi cezan?
Adına hükümler mi yazıldı? Derinlere mi indin çok? Kalbin taştan olduktan sonra
sana yardım sözcükleri mi uzattılar? Yaradılışın mı farklıydı? Şeytan soyundan
mı geldin? Neydi yalnızlık kâbusuna çeviren seni? Burada, bu gece ya da her gün
kibarca gülümsemek miydi gerçek dostluk? Yalnızsın! Yalnızlık kâbusunda, bu
teklik krallığın da mutlusun. Çünkü sana sadık olan dostların var. Mesela duygu
yoksunluğu, seni asla bırakmadı. Daima içinde oldu. Arada gizledin ve
utandın ama seni hiç terk etmedi. Mesela gülmek. Dudağına saplı kalan bir et
parçası değildi. Bir Tanrıydı ve seninleydi. Olsun yalnız öl. Yalnız bu rüyaları
sen gör. Olsun her gece yalnız yat. Bu aptal Dünyada
bırak yalnız kal!
Mahvolmuş
hayatların varoluşları yok olmaktan geçer.
Doğu Fidan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder